Narsistik kişilik yapısına sahip bir partnerle romantik bir ilişki yaşamak son derece zorlayıcıdır. Narsistik Kişilik Bozukluğu (NKB) olan bireyler benmerkezci, hayranlık bekleyen ve empati yoksunu özellikleriyle tanımlanırlar.
Bu durum, ilişkide sağlıklı bir denge kurulmasını engeller. Narsist kişi aslında en çok kendine aşıktır. Partnerinden beklediği sevgi ve ilgiyi de kendi egosunu beslemek için kullanır. Böyle bir ilişkide narsist ve kendi benliği adeta “çift” olurken, partner üçüncü kişi konumunda kalabilir.
Narsist partnerler başlangıçta son derece çekici, tutkulu ve özel hissettirebilirler. İlişkinin ilk evrelerinde partnerleri çoğu zaman kendilerini büyülenmiş ve şanslı hisseder. Ancak bu durum genellikle uzun sürmez. Zamanla narsist kişi partnerini değersizleştirmeye ve aşağılamaya başlar. İlişki, uç noktalar arasında gidip gelen bir döngüye dönüşebilir: Sık görülen bu döngü idealizasyon, değersizleştirme ve terk etme şeklinde tanımlanmaktadır.
Farkında olmadan başlayan bu döngüde partneri idealleştirir sanki mükemmel bir sevgili rolü gibidir. Sonra gerçek kusurlar belirdiğinde hayal kırıklığına uğrayıp onu küçümsemeye başlar ve ihtiyaçları karşılanmadığında da aniden uzaklaşarak ilişkiyi bitirebilir.
Bu aşırı yüksekler ve alçaklar döngüsü ilişkide ciddi duygusal hasarlar bırakır; partner kendini bir gün göklere çıkarılmış, ertesi gün yerin dibine sokulmuş halde bulur. Narsist birey şişirilmiş benlik algısı ve özel olma ihtiyacı nedeniyle partnerini bir eşit olarak değil, kendine hizmet eden biri olarak görür. İlişki içindeki davranışlarında kendi kurallarını dayatır, kontrolü elinde tutmak için manipülasyonlar yapar ve genellikle sorumluluk almaz. Sonuç olarak, sağlıklı bir sevgi alışverişi yerine tek taraflı taleplerin ve güç mücadelelerinin yaşandığı bir dinamik ortaya çıkar.